Amerikalı süperstar Beyoncé, Cowboy Carter turnesinin ilk Londra ayağında Tottenham Hotspur Stadyumu’nu dolduran binlerce hayranına unutulmaz bir gece yaşattı. Altı konserlik Londra serisinin ilkinde sahneye adeta bir görsel ve müzikal şölen kuran sanatçı, 39 şarkılık performansıyla hem geçmişine hem de yeni müzikal yönelimlerine selam gönderdi.
Country ve Eleştiri El Ele
Cowboy Carter albümüyle ABD country listelerinde bir numaraya ulaşarak bu başarıyı elde eden ilk siyah kadın sanatçı olan Beyoncé, albümün yalnızca bir country çalışması olmadığını sık sık vurguladı. Albüm, Amerika’ya duyulan sevgiyle ülkenin yapısal problemlerine yöneltilen eleştirileri aynı anda taşıyor. Konserde bu çelişkiler estetik bir bütünlük içinde sunuldu. Yıldızlar ve şeritlerle süslenmiş bir tulumla ABD milli marşını seslendiren sanatçı, kısa bir süre sonra bu kostümünü “America Has a Problem” yazılı zırh görünümlü bir kıyafetle değiştirdi.
Sahnede Amerikan’ın Güneyi
The Standard’dan Claudia Cockerell’ın makalesine göre; sahne tasarımı, Amerikan güneyine ait sembollerle donatılmıştı: altın renkli rodeo boğaları, neon ışıklı “KNTRY” bar tabelası ve devasa ışıklı bir nal. Beyoncé, bu nalla göğe yükselerek stadyumda tur atarken, izleyiciler Texas’taki bir salon barındaymış hissine kapıldı. 60 bin kişilik kalabalık, bileklerindeki ışıklı bilekliklerle bu gösteriyi daha da büyüleyici kıldı. Zaman zaman sahneye kırmızı kadife bir araba inerken, havada süzülen piroteknik gösteriler konserin temposunu hiç düşürmedi.
Aile Boyu Sahne Performansı
Konserin en duygusal anı, Beyoncé’nin Protector şarkısını söylerken 7 yaşındaki kızı Rumi’nin sahneye çıkmasıyla yaşandı. Beyaz kürküyle annesine sarılan küçük Rumi, izleyicilerden büyük alkış aldı. 13 yaşındaki büyük kızı Blue Ivy ise yedek dansçılarla birlikte sahnedeki yerini alarak adeta geceye damga vurdu. Kovboy kostümüyle sergilediği özgüvenli dans performansı, izleyenlere annesinin sahne mirasını taşıdığını bir kez daha gösterdi.
Eski Dönemlere Yolculuk
Konserin ikinci yarısında Beyoncé’nin önceki müzik dönemlerine de yer verildi. Single Ladies, Love on Top ve Irreplaceable gibi klasikleşmiş hitlerin medley şeklinde sunulduğu bölüm, özellikle milenyum kuşağındaki hayranlarını nostaljik bir yolculuğa çıkardı. Ancak “Crazy in Love” şarkısının yavaşlatılmış, trompet eşlikli versiyonu orijinalinin enerjisini yakalayamayarak gecenin tek zayıf halkası oldu.
Yağmurun bastırdığı anlarda dahi sahnedeki enerjisinden ödün vermeyen Beyoncé, “Bu yağmur harika hissettiriyor!” diyerek izleyicilerine içten bir gülümseme sundu. Genç kuşakların Taylor Swift gibi isimlere daha fazla ilgi gösterdiği bir dönemde dahi Beyoncé’nin çok nesilli izleyici kitlesini bu denli etkileyebilmesi, onun müzikal ve kültürel gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar