İngiltere ve Galler’de, ölümcül hastalığı bulunan kişilere kendi istekleriyle yaşamlarını sonlandırma hakkı tanıyan yasa tasarısı Avam Kamarası’nda kabul edildi. İşçi Partili Kim Leadbeater tarafından sunulan teklif, 314’e karşı 291 oyla, 23 oy farkla geçti. Karar, ülkede yaşamın son dönemine ilişkin anlayışta köklü bir değişimi beraberinde getiriyor.
Uygulamanın dört yıl içinde başlaması bekleniyor
The Guardian’ın haberine göre, yasa tasarısı, ölümcül hastalığı olan ve altı aydan az ömrü kaldığı tespit edilen kişilere, iki doktorun ve bir kurulun onayıyla yaşamlarını sonlandırma hakkı tanıyor. Kurulda bir psikiyatrist, bir sosyal hizmet uzmanı ve kıdemli bir hukukçu yer alacak. Yasanın yıl sonuna kadar Kraliyet Onayı alarak resmen yürürlüğe girmesi, uygulamanın ise dört yıl içinde başlatılması öngörülüyor.
Milletvekillerine serbest oy hakkı tanınan oylamada, Başbakan Keir Starmer yasayı destekledi. Kabinede ise görüş ayrılıkları dikkat çekti. Yasa lehinde oy verenler arasında Rachel Reeves, Yvette Cooper, John Healey, Liz Kendall, Ed Miliband ve Steve Reed yer aldı. Angela Rayner, Wes Streeting, Shabana Mahmood ve Bridget Phillipson ise karşı oy kullandı.
Kim Leadbeater: “Bu bir vicdan meselesi”
Tasarıyı Meclis’e sunan Spen Valley milletvekili Kim Leadbeater, konuşmasında bunun “yaşam ile ölüm arasında bir seçim değil, ölüm biçimiyle ilgili bir karar” olduğunu söyledi. Mevcut durumu devam ettirmenin tarafsız bir tutum olmadığını vurgulayan Leadbeater, “MP’ler bu kararı on yıl sonra aynı hikâyeleri yeniden dinleyerek vermek zorunda kalmamalı” dedi.
Tepkiler: Zorlamaya açık, bakıma yatırım yetersiz
Yasa, özellikle engelli hakları savunucuları ve bazı dinî liderler tarafından eleştirildi. Londra Piskoposu Sarah Mullally, bu düzenlemenin savunmasız bireyler için ciddi riskler barındırdığını ve sosyal ile palyatif bakımda hâlihazırda büyük eksikler olduğunu ifade etti. “Devlet, ölüm için tam fon ayırırken, palyatif bakımın yalnızca üçte birini karşılıyor,” dedi.
Eski dışişleri bakanı James Cleverly ise yeterli yargı güvencesi sağlanmadığı gerekçesiyle yasaya karşı çıktı. Cleverly, Royal College of Psychiatrists gibi meslek kuruluşlarının da çekincelerine dikkat çekti.
Parlamento önünde toplanan engelli hakları aktivistleri, “önce sağlık ve sosyal hizmet sistemini düzeltin” mesajı verdi. İşçi Partili Vicky Foxcroft, “Engelli topluluklar yaşamalarının desteklenmesini istiyor, ölümün değil,” dedi.
Destekçiler: “Acıya son verme hakkı”
Yasa lehine konuşan birçok milletvekili, ailelerinde yaşadıkları kişisel acı deneyimleri paylaşarak düzenlemeyi savundu. İşçi Partili David Burton-Sampson, Hristiyan inancına rağmen seçmenlerinden gelen mektupların bakış açısını değiştirdiğini söyledi. Muhafazakâr Mark Garnier, annesinin uzun ve acılı kanser sürecine dikkat çekerken, aynı hastalığı yaşayan bir seçmeninin İspanya’da yasal ötanaziyle çok daha insanca veda ettiğini aktardı.
Yasa Lordlar Kamarası’na taşınıyor
Yasa tasarısı, şimdi Lordlar Kamarası’na gönderilecek. Bu süreci, İşçi Partili Charlie Falconer yürütecek. Tasarıya, Muhafazakâr Lord Michael Forsyth ve eski İskoçya Bakanı Alister Jack gibi isimler de destek veriyor.
Ancak yasa geçse dahi, uygulamanın detayları hâlâ netleşmiş değil. NHS’in bu hizmeti ücretsiz sunup sunmayacağı ya da özel sağlayıcıların mı devreye gireceği konusunda belirsizlikler sürüyor. Yasanın kapsamına göre, bireylerin karar anında zihinsel yeterliliğe sahip olması gerekiyor. Aile üyelerinin baskı yapması durumunda ise cezaî yaptırımlar öngörülüyor.
İngiltere ve Galler’de uzun süredir tartışılan ötanazi meselesi, bu kararla birlikte yasal zemine taşınmış oldu. Tartışmaların önümüzdeki süreçte Lordlar Kamarası’nda da devam etmesi bekleniyor.
Yorumlar