The Guardian’da yayımlanan bir analizde, Trump döneminde ABD’nin hukukun üstünlüğü, eşitlik politikaları ve kamu kurumlarına olan bağlılık gibi temel demokratik ilkelerden hızla uzaklaştığı belirtiliyor. Bu dönüşüm, sadece Amerikan iç siyasetini değil, dünya çapındaki müttefiklerini de etkiliyor.
Analize göre, ABD’de mahkeme kararlarının hiçe sayılması, kamu yayın organlarının susturulması ve bilimsel özgürlüklerin kısıtlanması gibi gelişmeler, geleneksel “özgür dünya liderliği” algısını zedeliyor. Bunun sonucu olarak, Britanya gibi ülkeler kendi güvenlik, bilim ve medya politikalarını yeniden şekillendirme ihtiyacı hissediyor.
Özellikle akademik özgürlük ve bilimsel araştırmalar konusunda ABD’nin zayıflaması, İngiltere için bir “beyin göçü” fırsatı doğurabilir. Ancak mevcut yüksek vize ücretleri ve göç politikaları bu avantajın değerlendirilmesini zorlaştırıyor.
Aynı şekilde, ABD’nin kamu diplomasisindeki geri adımları, BBC gibi kurumlara uluslararası rol üstlenme imkânı sunuyor. Küresel yayıncılıkta daha fazla görünürlük, İngiltere’nin “yumuşak gücünü” artırabilir.
Yazıda ayrıca, Avrupa’nın 150 milyar euroluk savunma fonuna Britanya’nın dışarıda kalmasının artık sürdürülemez olduğu, AB ile iş birliğinin yeniden düşünülmesi gerektiği görüşü de dile getiriliyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, Britanya’da AB’ye yeniden katılım fikrine destek artıyor.
Sonuç olarak, analizde yer alan görüşe göre, mevcut küresel ortam; Birleşik Krallık’ın özgürlük, demokrasi ve bilim gibi değerlerde yeni bir liderlik üstlenmesi için önemli bir döneme işaret ediyor. Bunun için cesur politik adımlar atılması ve geçmişe değil, geleceğe odaklanan stratejiler geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu yazı, The Guardian’da 21 Mart 2025’te Jonathan Freedland imzasıyla yayımlanan analizden hareketle hazırlanmıştır. Orijinal yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar