Birleşik Krallık ekonomik ve mali zorluklarla baş etmeye çalışırken, Türk işletmeleri İngiltere pazarıyla ekonomik bağlarını derinleştirmek adına benzersiz bir fırsata ve değer önerisine sahip. İngiltere, Brexit sonrası yabancı yatırımları güvence altına almak, ticareti artırmak ve gelişmekte olan pazarlarla ilişkilerini çeşitlendirmek isterken, Türkiye kilit bir ortak olarak öne çıkıyor. Ancak bu fırsatlar ne kadar büyük görünse de garanti altında değil. Asıl risk, İngiltere’nin ticaret öncelikleri doğrultusunda gelişen rekabet ortamının, Türk işletmeleri için bu fırsatların önüne geçebilme ihtimali.

Tolga İnanç | Kamu İlişkileri Danışmanı*
Bir yandan Trump’ın olası yeni gümrük vergilerine karşı önlem alma çabaları sürerken, İngiltere hükümeti geçtiğimiz günlerde Hindistan ile serbest ticaret anlaşması görüşmeleri başlattığını duyurdu. Bu da Güney Kore ve Hint-Pasifik bölgesindeki diğer büyük ve hızlı büyüyen pazarlarla anlaşma önceliği taşıyan iddialı bir listeye yeni bir halka ekledi. ABD ile ticaret görüşmelerinin yeniden başlama ihtimali de bu gündeme dahil. Tüm bu yoğun gündem, 2020’de imzalanan İngiltere-Türkiye Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) kapsamını genişletme fırsatına İngiltere’nin gereken ilgiyi göstermemesine yol açabilir. Türkiye’nin coğrafi konumu, dinamik ekonomisi ve İngiltere ile tarihî bağlarına rağmen, Türk işletmelerinin politika yapıcılara kendilerini aktif şekilde anlatmaları ve bakanlar ile yetkililer düzeyindeki diplomatik çabalara paralel şeklinde katkı sağlamaları gerekiyor.
Kamu Diplomasisi ve Paydaş İlişkileri Öne Çıkıyor
Partiler üstü bir yaklaşımla İngiltere-Türkiye ticaret anlaşmasının genişletilmesine yönelik destek önemli olsa da, bu durum Türk şirketlerine otomatik olarak İngiltere pazarında yer açılacağı anlamına gelmez (ve aynı şekilde İngiliz şirketleri için Türkiye’de de geçerli değildir). İngiltere’nin ekonomik toparlanması ve büyümesi, ticaret ilişkilerinin çeşitlendirilmesine bağlı ve hükümetin ilgisi için ciddi bir rekabet söz konusu. Türkiye’nin bu tabloda öneminin yeterince vurgulanmaması durumunda; pazara erişim, gümrük tarifelerinin kaldırılması, ticaretin genişlemesi ve yatırım fırsatlarında ilerleme yavaşlayabilir.
Politika Süreçlerine Katılım ve Görünürlük
Bu ortamda yol alabilmek için Türk işletmelerinin sistematik bir paydaş iletişimi ve kamu ilişkileri stratejisi geliştirmesi gerekiyor. İngiltere’nin siyasi ve ekonomik karar alma süreçleri kendine özgüdür ve Türk firmalarının bu süreçlerde yer almasını sağlayacak bazı kilit stratejiler vardır.
İlk kritik adım, özellikle ticaret kararlarında etkili olan İngiliz politika yapıcılarla özel bir iletişim hattı kurmaktır. Rakip ülkeler ve firmalar, düzenli olarak hükümet yetkilileri, parlamenterler, özel komiteler ve sektörel gruplarla temas halindedir. Türk şirketleri de ticaret heyetlerine katılarak, iş forumları düzenleyerek ya da katılarak ve kamu-özel sektör diyaloglarını kolaylaştırarak benzer bir yol izleyebilir. Önemli paydaşlarla doğrudan kurulan ilişkiler, şirketlerin özel ilgi alanlarının daha iyi anlaşılmasını ve önceliklendirilmesini sağlar.
Diaspora Etkisi ve Kültürel Bağlar
Bununla birlikte, İngiltere’deki sektör dernekleri ve ticaret birlikleriyle iş birliği de oldukça önemlidir. British Chambers of Commerce, CBI ve sektöre özel diğer gruplar İngiltere’nin ekonomik gündeminin şekillenmesinde etkilidir. Bu yapılarla aynı çizgide olmak, Türk işletmelerinin ciddi ve saygın bir sektör sesi olarak görünürlüğünü artırır ve İngiltere ekonomisi için önemini gösterir. Bu tür yapıların desteğiyle yapılacak savunuculuk, Türkiye’nin sadece ticarette değil, genel ekonomik ve jeopolitik konularda da stratejik ortak olarak konumlanmasına katkı sağlar.
Bir başka önemli adım da, İngiltere’nin ticaret politikası ve ekonomik stratejisi üzerine açtığı kamuya açık danışma süreçlerini yakından takip etmek ve bu süreçlere katılmaktır. Türk işletmeleri, özellikle daha fazla ticaret ve pazara erişim konusunda görüşlerini dile getirmelidir. İngiltere-Türkiye ticaret ilişkilerinin karşılıklı faydalarını net ve mantıklı argümanlarla ifade eden şirketler, politika süreçlerini her iki taraf için de fayda sağlayacak şekilde etkileyebilir.
Ayrıca, İngiltere’deki Türk diasporası da güçlü bir ses olarak değerlendirilebilir. Bu topluluk, İngiltere ile olan derin bağları sayesinde karşılıklı anlayış ve diyaloğun artmasına aracılık edebilir. Diaspora gruplarıyla kurulacak ittifaklar, iş dünyası çıkarlarını güçlendirebilir ve girişimcilik, sanayi ve ekonomik büyüme merkezli politika öncelikleri için destek ağı oluşturabilir.
Yenilikçi Alanlarda Fark Yaratmak
Son olarak, Türk şirketlerinin özellikle teknoloji, sürdürülebilirlik ve ileri üretim gibi alanlardaki yeniliklerini öne çıkarmaları büyük önem taşıyor. Bu sektörler İngiltere’nin uzun vadeli ekonomik hedefleriyle yakından örtüşüyor. Bu alanlarda yenilikçi çözümler sunan Türk firmaları, etkili ve kapsamlı bir paydaş ilişkileri stratejisiyle pazara erişim ve yatırım fırsatlarına daha kolay ulaşabilir.
Sonuç olarak, Türk işletmeleri için İngiltere’de büyük fırsatlar var, ancak bu fırsatlar kendiliğinden gerçekleşmeyecek. Şirketlerin öne çıkmak için proaktif adımlar atması gerekiyor. Doğrudan temas, sektör kuruluşlarıyla iş birliği, politika tartışmalarına katılım ve Türk diasporasıyla köklü kültürel bağların kullanıldığı bütüncül bir kamu ilişkileri yaklaşımı şart. Kendilerini İngiltere’nin ekonomik büyüme ortağı olarak konumlandıran Türk şirketleri, politika yapıcılar için bir çözüm ortağı olarak görülme şansına sahip olabilir ve Birleşik Krallık’ta anlamlı bir rol üstlenebilir.
Tolga İnanç | Kamu İlişkileri Danışmanı*
Yorumlar