İngiltere ve Galler Ceza Konseyi tarafından yayımlanan yeni yönergeler, hamile kadınların ancak “kaçınılmaz” durumlarda hapse girmesi gerektiğini belirtiyor. 1 Nisan’da yürürlüğe girecek olan bu değişiklikler, hamile veya bir yaşından küçük çocuğu olan annelerin hapsedilmesini önlemeye yönelik bir dizi yeni önlem içeriyor.
Kampanya grupları, bu adımı önemli bir reform olarak değerlendirirken, yönlendirmelerin hamile kadınların tamamen hapis cezasından muaf tutulmasını sağlamasa da cezaevine giren kadınların sayısını önemli ölçüde azaltması bekleniyor.
215 Hamile Mahkûm, 53 Doğum
Resmi verilere göre, Nisan 2023 ile Mart 2024 arasında İngiltere’deki cezaevlerinde 215 hamile kadın bulunuyordu. Aynı dönemde, mahkûm annelerden 53 bebek dünyaya geldi ve bu doğumların tamamına yakını hastanelerde gerçekleşti.
Yeni yönergelerde, mahkemelerin hamile kadınları hapse göndermeden önce bu kararın gerçekten zorunlu olup olmadığını değerlendirmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, hamilelik bir cezanın ertelenmesi için geçerli bir gerekçe olarak kabul edilebilecek. Ceza Konseyi, “Mahkemeler, bir suçlunun hamilelik, doğum ve doğum sonrası dönemde cezaevinde bulunma risklerini göze almasını önlemelidir. Hapis cezası yalnızca kaçınılmaz durumlarda uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Zorunlu Hapis Cezaları da Etkilenebilir
Yönergelerde, genç yetişkin suçlular, kadın suçlular, anneler ve hamile ya da doğum sonrası dönemdeki suçlular için özel bölümler yer alıyor. Buna göre, normalde zorunlu hapis cezası gerektiren suçlarda bile, failin hamile olması veya bebek sahibi olması durumunda “istisnai koşullar” göz önünde bulundurularak farklı bir değerlendirme yapılabilecek.
Hamile kadınların hapsedilmesine karşı kampanya yürüten Level Up grubundan Janey Starling, “Bu yönergeler, hamile kadınların ve bebek sahibi annelerin cezalandırılmasına ilişkin önemli reformlar içeriyor. Bu değişiklikler, kampanyamız için büyük bir dönüm noktası ve yasaların da bu yönde değişmesi için bir temel oluşturuyor” dedi.
Cezaevi koşullarında hamile kalıp doğum yapan ve ardından kampanya yürüten Anna, yeni düzenlemeleri memnuniyetle karşıladığını belirterek, “Bu haber beni büyük bir mutlulukla dolduruyor. Hamile olarak cezaevinde olmanın ve bebeğimi orada büyütmenin risklerini bizzat deneyimlemiş biri olarak, bu yönergelerin daha az kadının benim yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalmasını sağlayacağını bilmek harika” dedi.
Hapishaneler Hamile Kadınlar İçin Güvensiz Ortamlar
Yeni yönergeler, hapishanelerin hamile kadınlar için yüksek risk taşıyan ortamlar olduğunu ve bu durumun hem annenin hem de bebeğin fiziksel ve ruhsal sağlığına zarar verebileceğini kabul ediyor. İngiltere Hapishaneler ve Denetleme Ombudsmanı ile Ulusal Sağlık Servisi (NHS), hapisteki tüm hamilelikleri “yüksek riskli” olarak sınıflandırıyor.
Son üç yıl içinde en az iki bebek, annelerinin tıbbi yardım alamadığı kadın cezaevlerinde yaşamını yitirdi. 2019 yılında HMP Bronzefield‘da doğum yapan Rianna Cleary ve 2020 yılında HMP Styal‘de doğum yapan Louise Powell’ın bebekleri, yeterli tıbbi destek sağlanmadığı için hayatını kaybetmişti.
Kraliyet Ebeler Koleji, hapishanelerin “hamile kadınlar için uygun bir yer olmadığını” belirtti. 2022 yılında Ceza Konseyi’ne yazılan ve hamile kadınlara yönelik cezaların gözden geçirilmesini talep eden açık mektubu imzalayanlar arasında bu kurum da yer aldı.
Etnik Azınlıkları Kapsayan Yeni Yönergeler Tartışma Yarattı
Adalet Bakanlığı, bağımsız bir kurum olan Ceza Konseyi’nin kararları hakkında doğrudan yorum yapmayacağını belirtse de, Ocak ayında kurulan yeni Kadın Adaleti Kurulu’nun savunmasız kadınların hapse gönderilmesini azaltmaya odaklandığını açıkladı.
Öte yandan, yeni yönergelerde mahkemelerin etnik azınlık kökenli suçluların arka planını değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan ifadeler tartışma yarattı. Hakimlerin ve yargıçların, “etnik, kültürel veya inanç azınlıklarından” gelen sanıklar hakkında genellikle ceza öncesi rapor talep etmeleri gerektiği belirtildi.
Bu düzenleme, Muhafazakâr Parti’den Gölge Adalet Bakanı Robert Jenrick tarafından “tamamen kabul edilemez” ve “çifte standartlı adalet sistemini yasalaştıran bir yaklaşım” olarak eleştirildi.
Adalet Bakanı Shabana Mahmood ise Ceza Konseyi’ne yazdığı mektupta, bu değişikliklerin iptal edilmesi çağrısında bulundu. Mahmood, “Bugün güncellenen yönergeler benim görüşlerimi ya da hükümetin görüşlerini yansıtmıyor” diyerek, yargı sürecinde kimseye ayrıcalık tanınmayacağını vurguladı.
“Etnik azınlık kökenli biri olarak şunu açıkça belirteyim: Hukuk önünde kimseye farklı muamele yapılmasını kabul etmiyorum. Benim görev süremde böyle bir çifte standart asla olmayacak” ifadelerini kullandı.
Yorumlar