Birleşik Krallık hükümeti, NatWest Group’taki son hisselerini satarak bankanın 17 yıl süren kamu sahipliğine resmen son verdi. Satış, 2008 küresel mali krizinin zirvesinde gerçekleşen £45 milyarlık vergi mükellefi destekli kurtarma operasyonunun ardından geldi.

Simgesel Bir Dönemin Sonu

The Guardian’ın haberine göre, satış NatWest için –eski adıyla Royal Bank of Scotland (RBS)– simgesel bir an niteliğinde. Yaklaşık 300 yıllık tarihinde en çalkantılı dönemi temsil eden devlet müdahalesi böylece sona erdi. Ancak hükümet bu süreçte yaklaşık £10 milyar zarar etti.

Buna karşılık, 2017’de özelleştirilen Lloyds Banking Group’un devlet hisselerinden £900 milyon kâr edildi. Lloyds, 2008 krizinde HBOS’u kurtarmak için £20,3 milyarlık kamu desteği almıştı.

“Çöküş Alternatifi Daha Ağır Olurdu”

Hazine Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, zararın geri kazanılamamasına rağmen bu müdahalenin İngiltere’nin finans sistemine güvenin çökmesini engellediği, tasarrufları ve geçim kaynaklarını koruduğu belirtildi.

Maliye Bakanı Rachel Reeves, “Yaklaşık 20 yıl önce hükümet, RBS’nin çöküşünün milyonlarca tasarruf sahibine ve işletmeye zarar vermesini engellemek için devreye girdi. Bu, o zaman doğru karardı. NatWest’in tekrar özel mülkiyete geçişi, ülke tarihindeki önemli bir dönemin kapanışı anlamına geliyor” dedi.

Reeves, hükümetin artık mali kriz sırasında kurtardığı tüm bankalardan tamamen çıktığını vurguladı.

RBS’nin Çöküşü ve Tepkiler

RBS, 2008’deki kriz sırasında Birleşik Krallık bankacılık sektörünün çöküşünün simgesi hâline gelmişti. Dönemin CEO’su Fred Goodwin’in agresif büyüme stratejisi ve yüksek harcamaları büyük kamu tepkisi çekmiş, Goodwin 2012’de şövalyelik unvanından mahrum bırakılmıştı. Yıllık emekli maaşının hâlen £600.000 civarında olduğu tahmin ediliyor.

RBS, 2007’de Hollandalı ABN Amro bankasını £49 milyara satın alarak dönemin en büyük finansal anlaşmasına imza atmış ve kısa süreliğine dünyanın en büyük bankası olmuştu. Ancak bankanın özel jetler ve Edinburgh yakınında inşa edilen £350 milyonluk kampüs gibi aşırı harcamaları, kredi piyasalarının daraldığı dönemde mali yapısını zayıflattı.

Ekim 2008’de gerçekleşen devlet müdahalesiyle, RBS’ye toplam £45 milyar kamu kaynağı aktarıldı. Devletin bankadaki payı %84’e yükseldi. Bu müdahale, kamu hizmetlerinde ciddi kesintilere yol açan yıllar süren kemer sıkma politikalarının da temelini oluşturdu.