2017 yılında İngiltere’deki Manchester Arena’da düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybeden 22 kişiden biri olan Martyn Hett’in annesi Figen Murray’nin başlattığı kampanya, altı yılın ardından sonuç verdi. Terörle Mücadele Amaçlı Mekân Koruma Yasası, kamuoyunda bilinen adıyla Martyn Yasası, Kral III. Charles’ın onayıyla resmen yürürlüğe girdi.
BBC News’in aktardığına göre, yasayla birlikte toplu etkinliklerin düzenlendiği mekânlarda terör tehdidine karşı güvenlik önlemleri alınması artık yasal zorunluluk haline geldi. Yasa benzer olayların önüne geçilmesini ve halkın korunmasını amaçlıyor.

Fotoğraf: Picture by Lauren Hurley / No 10 Downing Street
Altı Yıllık Zorlu Bir Mücadele

Fotoğraf: Picture by Lauren Hurley / No 10 Downing Street
Murray’nin bu alandaki çalışmaları, oğlunun ölümünden kısa süre sonra başlattığı altı aylık bir dilekçeyle başladı. Ancak süreç boyunca karşılaştığı siyasi ertelemeler, seçimler ve bürokratik engeller kampanyayı sık sık sekteye uğrattı. Geçen yıl, bu gecikmeleri protesto etmek için Manchester’dan Londra’ya 200 millik bir yürüyüş gerçekleştiren Murray, Downing Street önünde sesini duyurma ya çalışmıştı. O gün kapalı kalan Başbakanlık kapısı, bu hafta ona açıldı.
Figen Murray’nin hikâyesi ilk olarak saldırının hemen ardından, affetme üzerine yaptığı açıklamalarla dikkat çekmişti. Ancak daha sonraki açıklamalarında, saldırıya zemin hazırlayan güvenlik açıklarını affedemediğini net bir şekilde ortaya koydu. Sağlık ve güvenlik, gıda standartları gibi birçok alanda sıkı kurallar uygulanırken, yüzlerce insanın bir araya geldiği etkinlik mekânlarında terör saldırılarına karşı benzer koruma önlemlerinin olmaması, onun harekete geçmesine neden oldu.
Figen Murray, Martyn Yasası için yürüttüğü kampanyada yalnız olmadığını her zaman vurguladı. Eski terörle mücadele yetkilisi Nick Aldworth ve öldürülen milletvekili Jo Cox’un eşi Brendan Cox gibi isimlerin desteğini aldı. Ancak destekçileri de bu yasayı hayata geçiren asıl gücün Murray’nin azmi ve kararlılığı olduğunu kabul ediyor.

Fotoğraf: Picture by Lauren Hurley / No 10 Downing Street
Affetmenin Gücü
Figen Murray’nin hikâyesi yalnızca bir yasa değişikliğiyle sınırlı değil. Saldırının hemen ardından yaptığı “affetme” açıklamalarıyla da dikkat çeken Murray, yaşadığı büyük acıya rağmen, nefretin kendisini ve ailesini yutmasına izin vermedi. Bir podcast programında yaptığı açıklamada, “Eğer affetmeseydim, çocuklarım yalnızca kardeşlerini değil, annelerini de kaybedecekti,” sözleriyle bu yaklaşımının ardındaki düşünceyi dile getirdi.
İstanbul doğumlu olan Murray, iki buçuk yaşında ailesiyle birlikte Almanya’ya taşındı ve yirmili yaşlarının başında Birleşik Krallık’a yerleşti. Beş çocuk ve beş torun sahibi olan Murray, Manchester’ın güneyinde eşi Stuart ile birlikte yaşıyor. 23 yıl boyunca terapist, yaşam koçu ve süpervizör olarak çalıştı. Oğlunun ölümünün ardından ise güvenlik açıklarına karşı farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalara başladı.
Martyn’in Adı Yaşayacak
Martyn Yasası, konser salonları, tiyatrolar, alışveriş merkezleri gibi geniş katılımlı etkinlik alanlarında terör saldırılarına karşı güvenlik tedbirlerini zorunlu hale getiriyor. Manchester Arena saldırısıyla ilgili kamu soruşturmasına başkanlık eden Sir John Saunders, bu yasanın saldırıdan önce yürürlükte olması halinde “22 kişinin hayatının kurtarılabileceğini” belirtti.
Figen Murray, bugüne kadar 20 binden fazla çocukla radikalleşme üzerine konuşmalar yaptı; 2021 yılında Terörle Mücadele alanında yüksek lisans derecesi aldı. 2022 Yeni Yıl Onur Listesi’nde Britanya İmparatorluk Nişanı (OBE) ile ödüllendirildi.
Murray, yasalaşma sürecinin tamamlanmasının ardından yaptığı açıklamada artık dinlenmek ve oğlunun yasını tutmak istediğini söyledi. Martyn’in genç yaşta hayatını kaybedeceğini önceden hissettiğini aktaran Murray, “Gerçekten de öyle oldu. Ama adı asla unutulmayacak,” dedi.
Yorumlar