Birleşik Krallık Başbakan Yardımcısı Angela Rayner, hükümetin Ulusal Güvenlik Konseyi’nde (NSC) kalıcı bir koltuk elde etti. Bu adım, Başbakan Keir Starmer ve Rayner arasında son dönemde yaşandığı iddia edilen gerilimleri yatıştırmayı amaçlayan Downing Street operasyonunun bir parçası olarak değerlendiriliyor.

The Guardian‘ın haberine göre, Rayner’ın sadece geçici bir süreyle NSC’de yer aldığı ortaya çıkınca, müttefikleri bu durumu, Başbakan Yardımcısı’nın dışlandığına dair bir işaret olarak değerlendirdi. Ancak, yeni atanan No 10 genel sekreteri Morgan McSweeney’nin girişimiyle Rayner’ın bu konseydeki üyeliği kalıcı hale getirildi. Konsey, Birleşik Krallık’a yönelik en büyük tehditleri değerlendirip çözüm önerileri sunan bir yapı olarak hükümetin önemli organlarından biri konumunda bulunuyor.

Bu hamlenin ardından Rayner, Starmer’ın yokluğunda daha sık ve resmî olarak görev alacak. Örneğin, bu hafta Starmer’ın Samoa’da gerçekleştirilen İngiliz Milletler Topluluğu Zirvesi’ne katılması sebebiyle Başbakanlık Soruları oturumunda onun yerine geçmesi planlanıyor. Ayrıca, Starmer’ın en üst düzey bakanlar ekibi olan “dörtlü” grup Rayner, Maliye Bakanı Rachel Reeves ve Kabine Ofisi Bakanı Pat McFadden ile birlikte daha resmi bir hükümet yönlendirme grubu haline getirildi.

Rayner’ın daha kalıcı ve belirgin bir role getirilmesi, İşçi Partisi içerisindeki müttefikleri ve sendika destekçilerine Starmer’ın ona tam destek verdiğini göstermeyi hedefliyor. No 10’dan bir yetkili, “Keir, Angela’ya saygı duyuyor ve bu durumun hükümet içinde daha geniş çapta tanınmasını istiyor” açıklamasında bulundu.

Ancak, bu değişikliklerin Rayner’ın Starmer’ı uzun vadede zorlayabileceği spekülasyonlarına da yol açtığı biliniyor. Rayner’ın müttefikleri ise bu düzenlemelerin, McSweeney’nin göreve gelmesiyle başlatılan daha etkin bir yönetim ilişkisinin göstergesi olduğunu belirtiyor.

Geçtiğimiz hafta, NSC’ye kalıcı olarak atanan diğer isimler arasında Dışişleri Bakanı David Lammy ve Savunma Bakanı John Healey de yer almıştı. Ancak Rayner’ın isminin başlangıçta listede yer almaması, onun bir süredir dışlandığına dair söylentilere neden olmuştu.